Hayatımızda yaşamsal tehlike olarak algılanmış çoğu olay bizde iz bırakır. Sağlıksız ilişkiler; fiziksel, duygusal veya cinsel şiddet; kayıplar ve ölümler; doğum, tıbbi müdahaleler, kazalar ve düşme gibi bedenimiz açısından tehlike yaratan durumlarda sinir sistemimiz bu izin kaydını tutar. Yaşadığımız bu zorlu olaylar karşısında bedenimizin derinliklerinden gelen ancak çeşitli nedenlerle gösteremediğimiz içgüdüsel savunma tepkilerimiz, sistemimizde birikerek yüksek strese, travmalara ve bunlara bağlı semptomlara neden olabilir.
Travma Semptomları Neler Olabilir?
Olaylar karşısında aşırı tepki vermek, tepkisizlik, güvensizlik, nedensiz korkular, her şeyi kontrol etme isteği, seçeneklerimizin farkına varamama, olumsuza odaklanma, kaygı, uykusuzluk, baş dönmesi, sindirim güçlüğü, kronik yorgunluk ve psikosomatik ağrılar ortaya çıkabilecek semptomlardan bazılarıdır.
Travma Oluşumu Nelere Bağlı?
Karşımıza çıkan zorlu durumlarla etkin şekilde başa çıkabilmemiz farklı etmenlerle ilişkilidir. Bu etmenlerle bağlantılı olarak, travmanın çözümlenmesi de farklı süre ve çalışmaları gerektirebilir.
1. Olayın ne kadar tehdit içerdiği, süresi, sıklığı, yoğunluğu
2. Mevcut durum: Aile veya arkadaşların desteği veya yokluğu, mevcut stres seviyemiz, öz bakımımız
3. Genel özellikler: Dayanıklılığımız, erken dönem ve gelişim öykümüz, yaşımız (çocuk, genç, yetişkin)
4. Önceki deneyimlerimiz: Becerilerimiz ve deneyimlerimizden öğrendiklerimiz
5. Özelliklerimize ve kapasitemize karşı nasıl hissettiğimiz: Kendimize güvenimiz
Bu ve daha çeşitli durumlara bağlı olarak yaşanan olay kişide değişik etkiler bırakabilir.
Kronik Stres Bize Sandığımızdan Daha mı Yakın?
Stres dolu ve rekabetçi modern yaşam koşulları insanları devamlı olarak "savaş" ya da "kaç" dürtüsüyle hareket etmeye zorlamakta. Toplumun gözünde değer kaybetmek, ekonomik zorluklar ve bu gibi birçok korku insanı yoğun ve süreğen bir stres altında tutabilir. Bu şartlar altında, devamlı gerginlik, ruh halimizde büyük dalgalanmalar, sürekli bir tatminsizlik ve genel mutsuzluk hali yaşayabiliriz. Hastalıklara direnmemizi sağlayan bağışıklık sistemimiz de zayıflayabilir.
Birçok kişi genelde gergin olmadıklarını (hatta rahat olduklarını) söyleyebilir veya düşünebilir. Bazılarımız için bu doğru olabilir fakat yapılan araştırmalar göstermektedir ki neredeyse sürekli gerginiz ve bunun farkında değiliz. Bu gerginlikleri yaşadığımızda, farkında olsak da olmasak da kendimizi aslında savaş ya da kaç tepkisine hazırlarız. Bu tepkiler ise çoğu zaman kaslarımızı kasmamıza, dolaşımımızın düzenini bozmamıza ve dolayısıyla iç organlarımızın yeterince beslenememesine neden olur. Bu da, beraberinde uyku ve beslenme sorunları yaratabilir. Başa çıkmak için kullandığımız yöntemler (madde ve alkol kullanımı, teknolojik bağımlılıklar) bize uzun vadede zarar verebilir.
Bedenimizde biriken ve kronikleşen yüksek stres, psikosomatik hastalıkların da habercisi olabilir. Bedendeki bu hal, dış görünüşte küçük ve önemsiz görünebilir. Ancak adrenal ve sempatik sistemin süreğen bu uyarımı; yüksek tansiyon, diyabet, koroner trombosis, peptik ve duodenal ülserler ile ayrıca sırt ağrıları, cilt problemleri, kas çekmeleri gibi bir dizi diğer fiziksel rahatsızlıklara ve birçok ruhsal rahatsızlıklara yol açar.
Her Hakkı Saklıdır © 2021 ~ 2024 Konsept & Tasarım: Somatik Deneyimleme© Türkiye Yazılım & Geliştirme: Bluegate Studio, LLC • Miami & New York